• Home
  • Search
  • Yaşanmışlığın Bekçiliğini Yapıyorum

Yaşanmışlığın Bekçiliğini Yapıyorum

BAŞARILI İŞ ADAMI YUSUF AYAKATİK, BU KEZ BAMBAŞKA BİR YÖNÜYLE KARŞIMIZDA. OTTANTİK ARTS ADINI VERDİĞİ ANTİKA DÜKKANIYLA YAŞANMIŞLIĞA, TARİHTEN GELENE TANIKLIK EDİYOR

Cemiyet ve iş dünyasının tanınmış simalarından Yusuf Ayakatik, bu kez pek bilinmeyen bir yönüyle çıkıyor karşımıza. Bildiğiniz üzere Ayakatik, Türkiye'nin ilk golf kulübü olma özelliğini taşıyan İstanbul Golf Kulübü’nün 20 yıldır Yönetim Kurulu Üyesi. Zara, Bershka ve Massimo Dutti gibi mağazaların Türkiye'deki mimari uygulamalarını da yapan Ayakatik ile Anadolu Hisarı'ndaki eskici dükkanında bir araya geldik.

Başarılı işadamı, yakın dostu Mustafa Koç'un isim babası olduğu Ottantik Arts antika dükkanında bambaşka bir dünya kurmuş kendine. 15 yıldır dekorasyon işleri yapan ve “Bu işleri yaparken eski objelere ve antikalara merakım ortaya çıktı" diyen Yusuf Ayakatik ile antika merakını, eşyalarla kurduğu duygusal bağı, otantik olmasına özen gösterdiği ürünleri nasıl topladığını konuştuk.

Ottantik Arts, eski eşyaları toplama merakınızla başlamış. Ama ilk olarak eski ağaçlan toplamaya başladığınız doğru mu?

Doğru. 15 yıldır dekorasyon işleri yapıyorum. Yaklaşık bir yıl önce Otağtepe’de, biriktirdiğim eski eşyaları bir araya getirdiğim Ottantik Arts isimli bir eskici mağazası açtım. 10 yılı aşkın süredir Zara, Bershka ve Massimo Dutti gibi mağazaların Türkiye’deki mimari uygulamalarını yapıyorum. İlk olarak Karadeniz’de eski Rum evlerinin ambarlarının yapılmasında kullanılan 200 yıllık ağaçları toplamaya başladım. Derken; eski kapılar, mutfak dolapları, kitaplar ne bulduysam biriktirdim.

Ve sonunda iki yılda biriktirdiğim eşyalarla eskici dükkanımı açtım.

"Mustafa Koç, Ottantik Arts'ın isim babası olmakla kalmadı; mekanın açılış kurdelesini de kesti"

Ottantik Arts ismini kim koydu? Özel bir anlamı var mı?

Sıra mekana verilecek isme gelince aklıma yakın dostum Serra Tokar geldi. Serra, “Sen istersen bir de Mustafa’ya (Koç) sor. O sana fikir verir” dedi. Mustafa Koç’ta 'Ottantik Arts’ olsun dedi. Çok sevgili arkadaşım, Ottantik Arts’ın isim babası olmakla kalmadı; mekanın açılış kurdelesini de kesti.

Çok kıymetli dostluklarınız var. Mustafa Koç ve Serra Toker ile tanışmanız nasıl oldu?

20 yıldır İstanbul Golf Kulübü’nün Yönetim Kurulu Üyesi’yim. Dostlarımın çoğunu da golf sayesinde edindim. 

Eşyalarla duygusal bağ kuruyor musunuz?

İlk zamanlar topladığım eski ürünlerle aramda bağ oluştuğunu ve kopmakta zorlandığımı hissediyordum, zamanla bu duygusallığı yenmeyi başardım. Şimdi de istediğim eşyaları bulunca çocuk gibi seviniyorum, tabii bir de ayrılma problemi var. Ya bu ürünleri koleksiyoner gibi elinizde tutacaksınız ya da satacaksınız. Ben de sonunda bu duygusallıktan vazgeçmeyi öğrendim.

İşlerinizde en büyük yardımcınız kim? Eski eşya bulmakta zorlanıyor musunuz? Nerelerden temin edebiliyorsunuz?

Kızım Eda işlerimde en büyük yardımcım. Eda ile ortak bir şirketimiz vardı. Kızım yıllarca dekorasyon işinde de yöneticilik yapıp deneyim kazandı. İlk olarak onunla birlikte buranın dekorasyonuna giriştik ve bunu yaparken de eskiyi göz önüne serecek dokuyu yaratacak bir konsept oluşturduk. Kendi topladığım eşyalar dışında Çukurcuma'da bir iki eskici dükkanı Feriköy'de de ilginç bir pazar var. Orada 50 senedir Anadolu'dan eski eşyalar toplayan bir firma var. Bana uygun objeler bulunca gönderiyorlar.

"Ottantik Arts'ı açtığım Anadolu Hisarı bozulmamış hala mahalle kültürünün yaşadığı bir yer. Burası bakir kalmış enteresan bir sokak"

Eskici deyince akla ilk Çukurcuma gelir. Siz ise oldukça bakir kalmış bir semttesiniz. Neden Anadolu Hisarı?

Anadolu Hisarı bozulmamış, hâlâ mahalle kültürünün yaşadığı bir yer. Ben Etiler'deyim; buraya geldik, doğrusu şaşırdık. Berber çay getiriyor, öbür taraf “abi bir şey lazım mı?” diye soruyor. Böyle bir mahalle kültürünün içine girdik o da bizim çok hoşumuza gitti. Burası bakir kalmış enteresan bir sokak... Önümüzdeki günlerde daha hareketli şeyler olacak. Burada olmaktan çok mutluyum.

Anadolu Hisan’na müşteri çekebiliyor musunuz? Yerinizi beğenmeyip gelmek istemeyenler oluyor mu?

Benim buradaki amacım tamamen Anadolu Hisarı konseptine uymak. Farklılık yaptım ve Anadolu Hisarı'na gelerek böyle bir kültürün var olduğunu insanlara göstermek istedim.

50, 60 senedir burada yaşayan insanlar gelip bizi kutladılar; buraya böyle bir sektörü getirdiğimiz için tebrik ettiler. Bize gelenler burada uzun zaman harcıyor.

Ürün toplarken bir hikayesi olmasına mı dikkat ediyorsunuz?

Tabii ki. Şimdi burada otantikten çıkarabileceğimiz anlam şu: Eski olan şeylerde bir yaşanmışlık özelliği var ama artı bir anlam taşıması lazım. Bir hikayesi olması ya da tek olması gibi... Genelde Ottantik Arts’ta göreceğiniz her obje tekdir. Dolayısıyla eşi benzerinin bulunamayacak olması onu özel ve kıymetli kılar. Benim buradaki objelerimin çoğunun fonksiyonel işlevinin de olması lazım. Bir de tabii ki bu işteki en önemli nokta dünyanın her tarafında eskinin her geçen gün tükeniyor olması.

Bu nedenle Türkiye’den pek çok eser yurt dışına kaçırılıyor değil mi?

Türkiye’de, Anadolu’dan çıkan pek çok eser maalesef kıymet bilinmediği için yurt dışına çıkarılıyor. Ben ise bulduğum eski eşyaları biriktirerek ve sonra yine onları bu toplumla paylaşarak edindiğim misyonu çok önemsiyorum açıkçası. Hakikaten buradan aldığı eşyayı veya objeyi koruyabilecek ve ona değer verecek birine ulaştırabildiğim zaman çok mutlu oluyorum. Bu işin manevi yönden en haz verici noktası bu.

Herkes bu konuda nasıl duyarlı olabilir? Tarihine, geçmişine nasıl sahip çıkabilir?

Her evde her ailede eski bir şey vardır. Buraya gelen insanlarda bazı şeyleri görünce “Bu benim annemde de vardı; bu benim anneannemde de vardı” gibi bir duygu ve davranış biçimi uyanıyor. Buradan da şunu anlıyorum ki, insanlar o yaşanmışlıkla ilgili şeyi gördüğü zaman gerçekten heyecanlanıyorlar ve herkesin evinde de buna benzer bir şeyler vardır. Ben öncelikle anadan, babadan, dededen yani eskilerimizden kalan şeylere sahip çıkılmasını öneriyorum. Bu bir kitap, bir kuran ya da bir radyo bir sehpa olabilir. Ben, dükkanımdaki aile yadigarı radyomu gördüğüm zaman neredeyse bütün yaşanmışlığımı hissediyorum.

Siz adeta yaşanmışlıkların, emeğin, tarihin bekçiliğini yapıyorsunuz...

Doğada emek harcanmış, özellikle de sanatsal yahut zanaatkar emeği harcanmış her çalışmaya saygı duyuyorum. Bir de bu eskiden bugüne kadar taşınmışsa... Bence bu röportajın en önemli noktası budur. Ben 200 yıllık ağaçları topladım. Bu ağaçlar belli bir süre o kadar çok varmış ki yakacak olarak kullanılmış, düşünebiliyor musunuz? Nasıl sokaktaki hayvana duyarlılık göstermemiz önemli bir şeyse geçmişimizi simgeleyen bu eşyalara da sahip çıkmamız o kadar önemli. Yani dükkanımda gördüğünüz küpü bir daha o usta yapamayacak. Şimdi bunu kırdığınız zaman onun bütün emeğini her şeyini çöpe atmış oluyorsunuz. Biz biraz da sanki bunun bekçiliğini yapıyoruz.

 www. ottantikarts.com